< Bloglara Geri Dön
Zeytinyağlı işler
Oteli açtığımız ilk yıllarda tam olarak ilk 10 sene mutfakta annem el becerisini konuşturdu. Evde pişen ne varsa aslında aynılarını biraz daha büyük tencerelerde yapar, ben de masalara servis ederdim. O zamanlar ev işinin, doğal beslenmenin bu denli önemi gündemde değildi ve mütemadiyen her masa keyifle muhabbetle beğeniler düzerek masadan ayrılırdı. Hele ki ara sıra gelen turist masalarından birine servis yaptıysam mutluluktan minnettar olduklarına şahit olur kendimce çok da anlam veremezdim “ ne var işte annem her zamanki yemeklerden yaptı tabi ki güzel olacak diye düşünür abarttıklarını sanırdım. Meğerse iş o kadar basit değilmiş. Zaman içinde benim yemek yemeye, mutfağa, üretmeye, yeni tarifler denemeye ve sonunda pişirmeye olan merakım git gide artarken annemden ufak ufak öğrendiklerimle ve ilave eğitimlerin de desteğiyle bir şeyler yapar hale geldim ama her ne yaparsanız yapın o lokmayı ağzınıza atıp gözlerinizi kapadığınızda 10 yaşındaki haliniz ve anneniz aklınıza gelmiyorsa hala yeterince iyi yemek pişiremiyorsunuz demektir. En azından belli ölçekteki mutfaklar için. Burada büyük şeflerin hacimli işlerini ayrı tutuyorum yanlış anlaşılmasın. Adrasanda mutfak kültürü hala çok ilerlemedi ve kendi evrimini geçirmeye devam etse de oldukça yavaş ilerlemekte. Maalesef iyi bir et lokantamız, hakikatli bir balıkçımız, yerel lezzetleri sunana köy annelerimiz yok ama herkes elinden geldiğince bir şeyler sunmaya çalışıyor.
Ben de annemden gördüğüm ve üzerine kattıklarımla bir şeyler yapmaya çalışıyorum. Yemek karın doyurmak için değil de keyif almak için yendiğinde güzelleşir, unutulmaz hafızanıza perçinlenir. Daha çeşnili günlerimiz olsun, yemek yerken gülücüklerimiz eksik olmasın …